26 Nisan 2012 Perşembe

Balayı - Dünya Turu (1)

Geç bile kaldım, biliyorum.
Ama n'apıyım? Ben böyleyim...

Hayatı ağır çekimde yaşayanlardanım...

Fransız bir deyiş var, çok severim: "Vaut mieux tard que jamais"
Geç olması, hiç olmamasından iyidir diyor. Aynen öyle...

Bu seyahat bizim balayımızdı, balayımız dünya turumuz oldu...
Kaç kişiye nasip olur Fransa'da Kraliyet Şatosu'nda evlenmek ve balayı için dünya turuna çıkmak?
Diilerimin arası ayrıktır benim, ondan olsa gerek...

3 Eylul 2011
Balayı dediğin böyle başlar...

Sabah evden çıktığından itibaren herşey yolunda gider, öyle bir enerji yayarsın ki evrene hep muhteşem enerjisi olan insanlara denk düşersin. Tam vaktinde, hem de sabahın köründe, seni havaalanına birakmak isteyen arkadaşın extra enerjisiyle, gülen yüzüyle gelir seni alır, havaalanına bırakır ve döner.
Amerika vizeni ilk kontrol eden Hintli, çok eğlenceli biri çıkar karşına. Esprilerle başlar günün, herşey kolaylaşır, akar gider...
Bagajlarimizi alan, check-in yapan kadin yine extra tatli cikar, yumusacik, "anne" gibi davranir sana...
Sevgilimin, klasik, seyahat öncesi telaşını görür ve günün, hatta dünya turumuzun ilk öğüdünü verir:
"La tension attire la tension"
Gerginlik gerginligi getirir. Gerek yok... Küpe olur kulağımıza...

"Honeymoon", "Lune de miel", "Balayi" öyle büyülü bir söz ki...
En sert uçları bile yumuşatabilir, olmayanı oldurtabilir, her düyanda bir tutum faklılığına yol açabilir...
O kadar güçlü...
Check-inimizi yapan o cici kadın bize nasıl bir kıyak yaptıysa uçakta neredeyse business muamelesi gördüğümüz bir bölüme yerleştik. Yine "honeymoon" sihirli kelimesiyle sevgilim kendisine yatacak yer buldu. Ben de şampanya servisiyle yerimde kaldım. Öğle yemeği ve şampanya eşliğinde  seyahatnameme yazmaya başladım.
Ben yazıyorum, bir yandan bir bakıyorum şampanyam yenilenmiş. Balayı dedigin böyle başlar...
Sevgilim gözüme her zamankinden daha çekici gelir.
Öyle bir adrenalinle dolarsın ki yataktan kalktığın andan itibaren enerjin katlanarak artar...

Balayi dediğin böyle başlar...
Daha başlamadan yerinden oynatır bazı şeyleri, önsevişmeye bile geçmeden, daha ilk dokunusta bütün bedenini sarar, arzuyu tetikler, devamını sabırsızlıkla beklersin...

Uçak inişe geçiyor, Miami'ye yaklaşıyoruz...

Bu seyahati, hayatıma çok yönlü faydası olacak şekilde kullanacağım. Yepyeni yerler ve yeni keşiflerle ruhumu beslerken her ayrıntıyı yazacağım.
Yazma açlığımı giderecegim...

Yazacağım, yazarak yaktığım, yıktığım ne varsa acısını çıkartırcasına, yok ettiklerimin yerine daha güzellerini koyarcasına yazacağım.
Kendimi dinleyeceğim bol bol... nedir bazen çok sert esen bu fırtına, kolay kolay da dinmeyen, anlayacağım...
Olumsuz duygular gelip kendilerine mesken aradıklarında, bu bedende onlara yer olmadığını göstereceğim...
Bu seyahati cok amacli kullanacagim.
Çok yaşayan mi bilir, çok gezen mi tezini doğrulayacağım.
Zamanda yol alarak öğrenilmesi mümkün olmayan şeyleri gezip görererek, deneyim ederek öğreneceğim.

Ve yazacağım...
Öğrendiklerimin sağlamasini yapar gibi yazacağım...



Dunya Turu (11) BALI

Dunya Turu (10) HONG KONG

Dunya Turu (9) JAPONYA : Kultur farki diye ben buna derim.

Dunya Turu (8) HAWAII

Dunya Turu (7) LOS ANGELES

Dunya Turu (6) SAN FRANCISCO

Dunya Turu (5) ROAD TRIP ( Grand Canyon, Zion Canyon, Bryce Canyon Monument Valley, Yosemite...)

Dunya Turu (4) LAS VEGAS

Dunya Turu (3) BAHAMAS

Dunya Turu (2) MIAMI

Dunya Turu (1) Balayi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder