13 Haziran 2012 Çarşamba

Bu gece arabada uyuyacağız. Yapacak birşey yok.

Amerika'nin batısı sahiden dedikleri gibi "vahşi batı".
Vahşi, fakir ve boş...
Yollar bombos, ıssız, karanlık, kilometrelerce yol gidiyoruz ve tek bir ışık, tek bir yerleşim yeri yok.
Bir kasabadan bir kasabaya en az yarım saat yol.
Ürkütücü... Yollar sanki sonsuzluga akiyor, insanin aklina binbir turlu sey geliyor.
Gerçekten ürkütücü...

Bu gece arabada uyuyacağız, yapacak birşey yok.

Derken, Powell Gölü yakınlarında bir yerleşim yeri görüyoruz.
Burasi ertesi günkü gezi planımıza cok uygun. Otel arıyoruz.
Topu topu 6 tane otel var ve korktuğumuz başımıza geliyor.
Hepsi dolu!!!
Başka bir kasabaya gidelim desek, en yakın kalacak yer için daha kaç saat araba sürmemiz gerek, bilmiyoruz.

Bu durum, road trip boyunca aldığımız bir riskti.
Hangi gün, hangi saatte nerede olacağımızı belirlemek istemedik, sadece istikameti belirledik ve hiçbir otel rezerve etmedik. Yollardaki motellere güvendik.
Ve en sonunda sokakta kaldık. Bu gece arabada uyuyacağız.
Yapacak birşey yok.

Ama burası Arizona!!! Gece arabada talan ederler adamı valla, mahvoluruz, herşeyimizi kaptırırız.
Nasıl yapalım derken, bir campingin önünden geçiyoruz.
Gece arabada uyumak icin güvenlik sağlıyorlar, tuvalet imkanı sağlıyorlar ve üzerine de gece soğuk olacağından tulum veriyorlar (giyer miyim ben hiç, kim bilir kimin giydigi o pis tulumları, havluları yorgan yaparım üstüme)
Olaya bakar misiniz?
Iki gün önce içinde jakuzzi olan kraliyet dairesi gibi bir otel odasında kalırken, şimdi buna da şükür, tuvaletlerine girebileceğiz, soğukta Arizona'nın ortasında arabamızda uyuyacağız ama bize göz kulak olacaklar, bize birşey olmayacak diye üzerine bir de 5 yıldızlı otel parası vermeye hazırlanıyoruz.
Bu gece uzun olacak. Arabada uyuma olayınının koşullarını en iyi hale getirmeye çalışıyoruz.

Yine de...
Çıkmadık candan umut kesilmiyor.

Bir yere gidip önce yemek yiyelim, bir kendimize gelelim.
Sonra bakarız... diyoruz.

Sevgilimin kafa çalışmaya başlıyor.

İçeri giriyoruz. Sevgilimin kafa çalışmaya başlıyor.
"Bu restauranttaki herkesle konuşmalıyız, onların da tanıdıklarıyla bu rakam katlanarak gider ve bu gece birileri bizi ağırlayabilir." diyor.
"Senin beynine kan gitmiyor herhalde. Saat aksam 10 buçuk olmuş, Amerika'dayız, hem de en gelişmemis, en medenî olmayan yerlerinden birindeyiz, tamamen yabancıyız, restaurantta yemek yerken tanıştığımız kim bu gece bize yatacak yer verir? Yok artık!
Saçmalama, olmaz böyle birşey, hadi canım hayal kurmayı bırak, bak şimdi düşüp bayılcam, valla açlıktan ölüyorum, bana menüden en kalorili en doyurucu yemeği söyle lütfen, ben bir 10 dakika içinde hemen geliyorum." diyorum.

Uzun sureli bir ilişkinin rutine bağlamamasının ve her daim dinamik kalmasinin en önemli sırrı nedir biliyor musunuz? :
Birbirini şaşırtmak...
Ne mutlu bize ki 10 yılı aşkın süredir birbirimizi hâlâ şaşırtabiliyor ve hayran bırakabiliyoruz.

Kiminle dans ediyorsun sen?

10 dakika sonra masaya dönüyorum.
Saldırıyorum, sofrada ne varsa... Bir elimde birsey, diğer elimde baska birsey, sanki şimdi yemezsem önümden kaçıracaklar. Öyle açım...

Sevgilim gayet sakin: "Bu gece kalacak yer buldum" diyor.
Gözlerim faltaşı gibi açılıyor, "nasıl yani?" der gibi bakıyorum.
Sakinliğini bozmuyor, "yan masadakilerle sohbet ettim" diyor.
"Hani senin 'olmaz' dedigin türden"... gözlerimin içine bakıyor.
Beni utandırmak istiyor.
Kendince bana "Kiminle dans ediyorsun sen?" diyor.
Yan masadakiler de Fransizmis meger. Amerika doğal parklarını turla gezmeye gelmişler. Ve bizim gibi onlar da balayı çiftiymiş.
Sokakta kalmamıza üzülüp; "bizim otel odamızda çift kişilik bir yatak daha var, bos, isterseniz yemekten sonra gizlice bizimle otele gelip o yatakta uyuyabilirsiniz" diyorlar.
İnanamiyorum, bu gece soğukta, arabada uyumayacağız.
Bir yatakta uyuyacağız... Hatta sabah duş bile alabileceğiz...
Ama... bize nasıl güveniyorlar? Ya gece onlar uyurken onları kesip biçsek? Ya da bütün herşeylerini çalıp gitsek? Nasıl güveniyorlar?

Yemekten sonra gizlice otel odalarına sızıyoruz bu iki yabancının.
Sokakta kalmışken, şu anda sıcacık bir yatağa uzanmış yatıyoruz... İnanamıyorum.
Bir yatakta uyumak hiç bu kadar eşsiz değeri olan bir şey olmamıştı. Tarifi mümkün değil.
Herkesinki büyük cesaret, sevgilim bu hamleyle kendisini aştı, bu Fransız çift, suya sabuna dokunmayan Fransiz kimliklerini aştı...

Bize güvendi; mutlak iki yabancıya resmen mahremini açtı.

Hayatin sürprizleri ve deli cesaret karşısında "imkansız" her zaman zayıf kalıyor.

Sevgilimin bu geceki bu hamlesi bu dünya turuna damgasını vurur.
İmzasını atar.
O biçim müthiş bir olay.
İmkansız olanı oldurttu.

Alkışlıyorum. Bravo diyorum. Ve şapka çıkartıyorum...

Şaşkınlık ve hayranlık içindeyim.

Sanırım daha çok hayranlık içindeyim...


A / Zion Canyon
B / Bryce Canyon
C / Antelope Canyon
D / Monument Valley 
E / Grand Canyon
F / Death Valley
G / YOSEMITE
Yosemite Devam

Bu gece arabada uyuyacagiz 
Las Vegas'ta az kalsin hapse giriyorduk

2 yorum:

  1. Tedafün de böylesi yani, yan masada bir çift,üstelik balayı çifti,dahası fransız! çok ballıymışsınız :) Borisin fikri ve cesareti de iyiymiş..

    YanıtlaSil
  2. Evet nasil bir tesaduf degil mi? Insanin "karma", "enerji" meselelerine inanasi geliyor:)

    YanıtlaSil