30 Eylül 2013 Pazartesi

Yine geliriz. Nasil olsa komşu kapısı.... RODOS

O küçücük sokaklarda gezerken aklıma birşey takıldı.
Tatillerde neden bu minicik, dar sokaklarda kaybolmaya bu kadar bayılıyoruz acaba?

Çünkü bence gina gelmiş büyük büyük caddelerden, hararetli, hareketli, haşin trafikten, kent yaşamından...
Aslında şehir fazla teferruatlı bize...
Kent yaşamı boyumuzu aşıyor bazen, daha küçük çaplı birşey arıyoruz farkında olmadan.
Daha basit, daha az karmaşık, daha az yorucu, beklentisi de sunduğu da daha az olan...
Daha az, daha küçük, daha dar olana doğru çekiliyoruz ama gerçek hayatta hep daha fazla, daha büyük, daha daha peşinde koşuyoruz.
Sonu gelmeyen ironisi insanlığın...


Rodos'un her yerine bayıldım, her yeri beni şimdiden tekrar çağırıyor...
O güzelim rengarenk badanalı boyalı Rum evleri, o kaldırım taşları, o daracık sevimli sokakları, o insanin aklını alan koyları, plajları, haşmetli kalesiyle Rodos cennetten bir parça...






















































Yine geliriz. Nasil olsa komsu kapısı.

Bu da bizim oralar. Kıyının hemen karşısı, Marmaris...
Rodos çok güzel güzel olmasına ama, kıyının karşı tarafina can kurban...



























Yine geliriz... Nasil olsa komsu kapisi...

Basketbol maçi ararken Rodos'u fethettik.

FALIRAKI: Kumlarina uzanmaya geldim...

RODOS: Kiskirtici bir kadin

LINDOS: Burada hayat durmus...

Rodos'ta bu aksam kalacak yerimiz olmadigini duymayan kalmadi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder