22 Eylül 2013 Pazar

RODOS: Kışkırtıcı bir kadın

RODOS

Şövalyelerin ve Antik Yunan Işık Tanrısı Helios'un adası

Oniki Ada'nin başkenti.
Girit'ten sonra Yunanistan'in ikinci büyük adası.

77km uzunluğunda, 37 km genişliğinde. Bir günde turlayabilirsiniz adayı.
Marmaris'in hemen karşısında...

 Rhodes

Kozmopolit cazibesi, muazzam doğal güzelliği, girintili çıkıntılı sayısız plaji, kristalize suları, deniz ticaret yollari üzerindeki kesişme noktası olan konumu ile baş döndürücü...

"Kışkırtıcı bir kadın" o.
Ben demiyorum, Yunan'lıların kendisi böyle tanımlıyor Rodos'u: Kışkırtıcı bir kadın...

Kışkırtıcı sahiden de.
Adaya varır varmaz çılgınca kendini onun kollarına birakmak, herşeyini yaşamak istiyor insan Rodos'un... Her yerine dokunmak, her yerini ezbere tanımak istiyor.

Sayısız kültürler, birbirinden farkli nice toplumlar, insanlar görmüş Rodos, takmıyor hiçbirşeyi.
Kendi havasında yaşamaya devam ediyor. Her tarafi oynuyor.
Bir taraftan kışkırtıyor, o tarafa doğru şuraasızca çekilirken, diğer taraftan da bir başka kışkırtıyor oraya da uzamak istiyorsunuz.

Parça parça bölünsem, her parçam Rodos'a bir başka karışssa, derinliklerinde kaybolsa diye hâyâl ediyorsunuz... Olmuyor.

Avrupa'nin korunan en büyük ortaçağ şehirlerinden biri.

St. Jean Sovalyeleri, Osmanlilar ve son olarak Italyanlar adanın sanati, dili ve mimarisi üzerinde buyuk izler birakmış.

Rodos, 1988'den beri UNESCO Dunya Kultur Mirasi'nda Avrupa'nin korunan en büyük ortaçağ sehirlerinden biri olarak geçiyor.

Muazzam Rodos kalesinin surlari tam 4 km uzunluğunda. 

Haşmetli bu surlar karşısında büyülenmemek mümkün değil.





Şu meşhur Rodos Şövalyeleri...

1309'da Kudüs'lu Saint Jean şövalyeleri adayi fetheder.
Ve adayi kutsal şehre yapilan seferler için üs olarak kullanır.

Şövalyelerin döneminde inşa edilen bu ortaçağ şehri UNESCO tarafindan 1988'de Dünya Kültür Alanı olarak ilan edilir.

Eski Çarşı: Şövalyeler ve Ortaçağ şehri

Adanin kalbi hayat dolu Rodos şehrinde atıyor.
Her tarafi kıpır kıpır...

Kaldırım taşları ile döşenmis yollarda ve meydanlarda yürürken, görkemli duvarların, surların arasında gezerken tarihten kopup gelmisiz hissi yaşıyoruz.

İnsani sarıp sarmalıyor Rodos kalesi...



Zamanin durduğu bir yerde yaşayan insanlarin adası Rodos...

Kale'nin içinde ışıl ışıl bir hayat var. Sadece turistik değil, yerel bir hayat var. Kalenin içinde herkes gibi yaşayan hakiki Rodoslular var.

Hem çok mistik, hem bir o kadar gerçek ve samimi, sıcacık...


Şu güzelim adayı elimizde tutabilseymisiz iyiymiş...

Rodos tarihinin dönüm noktasi 1522'de Kanuni Sultan Süleyman'in uzun bir kuşatmadan sonra adayı fethetmesidir. Bu kuşatmadan sonra şövalyeler adayı teslim etmek zorunda kalmışlar.

Osmanli Devleti sırasında daha sonra gözetleme kulesi olarak ta kullanılan saat kulesi inşa edilmiş. 

Rodos'un "Yeni Sehir" bölgesinde bulunan Kyprou Meydani (Cyprus Square) dünyanin diğer büyük modern şehirlerindeki meydanlardan farksız.



1912 yılında Italyanlar Rodos'u ve Oniki Ada'nin kalan kısmını Italya ve Turkler arasındaki savaş sırasında işgal etmiş.

1919 yılında İtalyan Venizelos, Rodos dışında diğer bütün adaların Yunanistan'a bağlanmasını kabul etmiş ancak bunu hiçbir zaman gerçekleştirmemiş.

1923 Lozan Anlasmasiyla Italya Oniki Ada'yi kendisine bağlamıştır.

Ancak, 31 Mart 1947'de Ingiliz Tuğgeneral Parker adayı resmi olarak Yunan askeri kuvvetlerine devretmistir.


İşin içinde Yunanistan olur da Rodos'un mitolojisi olmaz mi?

Efsaneye göre Zeus, Titanlari yendikten sonra dünyayı Olimposlu Tanrilar arasinda bölüştürmeye karar verir. Ancak, güneş Tanrısı Helios bu paylaşımı kaçırır ve kendi payına düşen toprak parçasını alamaz.
Zeus adil olmak ister ve yeniden bir paylaşım yapılmasını teklif eder.
Helios bunu reddeder ve ertesi gün güneş doğarken yerin altindan çikacak yerin kendisine ait olmasini ister.

Ertesi gün şafak sökerken Helios turkuaz sular içerisinden çikan yemyeşil RODOS adasını görür. Ve adaya aşık olur.

Adanin güzelliğiyle baştan çıkan Helios tüm ışığıyla adayı yıkar, temizler.
Bundan sonra da ada günesin adasi olarak kalir. Yilda 300 gün güneş ışığını alması bundandir.




Marmaris'ten her gün 9'da gemi kalkıyor Rodos'a.

Ayağımızın tozuyla, 17. yüzyıldan kalma beyaz evleriyle ve konaklarıyla ünlü Lindos'a iniyoruz.
Ve Lindos'un minik ara sokaklarında dolaşırken kendimizi romantik bir havanin içinde büyülenmiş buluyoruz..

Bir sonraki yazıya...


FALIRAKI: Kumlarina uzanmaya geldim...

RODOS: Kiskirtici bir kadin

LINDOS: Burada hayat durmus...

Rodos'ta bu aksam kalacak yerimiz olmadigini duymayan kalmadi.

Basketbol maçi ararken Rodos'u fethettik.

Yine geliriz... Nasil olsa komsu kapisi...

2 yorum:

  1. çok süper bir blog hazırlamışsınız felicitation

    YanıtlaSil
  2. blog güzel, Rodos ayrı bir güzel; hepsinden önemlisi fotoğraftaki güzel hanımefendi, umarım konu mankeni değildir. Teşekkürler...

    YanıtlaSil