4 Ekim 2012 Perşembe

Ev ortamini ozledik te; simdi de evden çikamiyoruz...

Dunya Turu'ndayiz, San Francisco'dayiz.
Yaklasik 1 aydir evimizden uzagiz.
Her sey çok heyecan verici.
Her gun yeni bir sey kesfediyor, her gun yeni bir sey ogreniyoruz. 
Da...
Otellerde kalmaktan, her ogunu disarida yemekten sikilmaya baslamisiz.
Ev ortami gozumuzde tutuyor...

Soyle evde rahat kiyafetlerle, hatta tek parçayla gezmek, kendimize guzel bir kahvalti, aksam yemegi hazirlamak, evimizde bir kahve yapmak, bir sise sarap açmak, soyle kanapeye yayilarak guzel bir film seyretmek, orda uyuyakalmak... gozumuzde tutuyor...

Bu ozlemimizi San Francisco'da, bol bol gideriyoruz.
Amerikali bir ciftin, girisi ayri, banyosu, mutfagi olan evinin alt katini tutuyoruz. Burda, evimizde gibiyiz, evimizdeki aliskanliklarimizi hemen ertesi gun tasiyoruz buraya. Cok mutluyuz.

Koridorda pusu kurmus, senin odadan çikmani bekleyen house keeping yok.
Sabah sabah sen daha uyurken diger odalardan çikis yapan insanlarin gurultusuyle uyanmak yok.
3 metrekare odada kurdesen geçirmek, kendini disari atmayi istemek yok.

San Francisco'daki bu evde mutluyuz, mutlu olmasina ama...
Evden çikamiyoruz bu sefer de...
Ayy ne guzel sey evde olmak...
Sabah sabah, hiç birsey yapmadan oyle ortalikta dolanmak, bir kahve hazirlamak...
Aman bir maillerime bakayim, bir muzik açayim, birsey yapmayayim ama "ev ortami" nin dayanilmaz rahatligina ve genisligine kendimi teslim edeyim, demek...
Ustun... De... Hareket etmek gerek.
Buraya gezmeye, gormeye, kesefetmeye gelmisiz...

Ogleden sonra ancak atiyoruz kendimizi San Francisco sokaklarina...

Istikâmet Union Square yakinlarindaki "Powell" metro istasyonu.

Turistik gezimize baslamadan evvel, hiç alisveris kadini olmamama ragmen, içimdeki alisveris kadini ortaya çikiyor. Cunku.... Macy's 'in onunden geçiyoruz...
Ay ay ay, bu Macy'si ne siz sorun ne ben anlatayim... Tuketim toplumunu tum açikligi ve çiplakligiyla ozetleyen bir mekan...
Ayiptir soylemesi, en son New York'a gittigimde, Macy's 'den tam 6 çift ayakkabi almistim.
Gorgusuzlugun bu kadari... bir de Paris'ten geliyorum yani...
Ama arkadaslar zaten mesele o. Paris'te iyi bir ayakkabi için fahis rakamlar istiyorlar. Ama Macy's oyle mi? 60-70$'a uzerinde kendini "femme fatale" hissedebilecegin ayakkabilar satin alabiliyorsun. Bu sefer 2 çiftte kaliyorum. Malum dunya turundayiz, her aldigimi yanimda  1 aydan fazla tasiyacagim, daha sirada Nike Town var... 7 katli devasa bir Nike magazasi... Orayi talan etmek istiyorum. Ben bu Amerika'ya her geldigimde bir Macy's'de bir de Nike Town'da deliriyorum, kendimden geçiyorum...
 
Bu yokuslu sehri Segway'le gezmek akil kâri degil.. 

Bugunku planimiz bir Segway turu. Sehri Segway ile gezmek.
Hani su iki tekerlekli one dogru egilince giden, arkaya egilince duran...
Bunun aynisini Miami'de de yapmistik, uzerimizde deniz kiyafetleri, muhtesem South Beach'e nazir, eglence fiskiran Ocean's Drive'a paralel Lumus Park uzerinde...
MIAMI

Itiraf etmeliyim ki ayni sey degil.
San Francisco, Segway gibi bir tura elverisli bir sehir hiç degil. O inisli çikisli, yollarda, o dik yokuslarda Segway'e binmek, intihar ediyormussun hissi veriyor insana. Segway'de gitmek kolay da durmak zor. Hele hizin belli bir seviyenin ustune çikmissa durmak imkansiz. Insanin kendisini ativeresi geliyor aletten, o tekerlikli dava da hangi arabanin altinda kalirsa kalsin beni baglamaz turunden..
Dedim ya, bir tur bu. Dolayisiyla baska insanlar da var, bir rehber onculugunde, hepimizin kulaginda da birer micro, rehber anlatiyor sehri bir yandan gezerken...
Ben  bir ara hizimi alamayip, durmasini da beceremeyip rehberi oyle endiselendirdim ki, yazik kizcagiz "Dilara bir problemin mi var, sanki duramiyormussun gibi hissediyorum" diyor.
Sevgilime yardim isteyen acinasi gozlerle bakiyorum.
Ben ne yapabilirim, basinin çaresine bak, nasil durulacagini biliyorsun, diye cevap veriyor.
Ama bilmiyorum iste... bu yokuslarda nasil duracagimi bilmiyorum...
Neyse ki hayatta kalma içgudum sayesinde basima birsey gelmiyor.

Amerika'nin en çok gezilen 3. yeri: PIER 39 (San Francisco)

Ardindan limana kadar yuruyoruz.
PIER 39 dedikleri bir yer var. Amerika'nin en çok gezilen 3. yeriymis.
(Times Square ve Disneyland'dan sonra)
Valla açikçasi herhangi bir deniz kenari sehrinde, limanda gezmekten daha "fazla" hiçbir yani yoktu. Yani Malaga'da gezerken de ayni keyif, Cesme Marina'da gezerken de... Bu PIER 39'u neden bu kadar abartmislar ki, anlayamadim.

Ardindan baska semtlere gecis yapiyoruz:
Nob Hill: tartismasiz kalburustu semtlerinden biri.
Fisherman Wrafh: çok tursitik, cafcafli, hareketli.
Coit Tower ve Financial District.


Avrupa sehirlerinden farkli olarak San Francisco otobus ve tramvay sehri.
Sehrin tam gobeginden geçen, ulasimdan ziyade animasyon kaygisiyla isleyen Cable Car'a biniyoruz. Cok keyifli, kocaman adamlar bile çocuk oluveriyorlar binince. Degisik bir ambiansi var.



Bugun butun gunu limanin etrafinda geçirdigimize gore, limanda balik seklinde sahane bir aksam yemegiyle gunu tamamlamak çok yakisir diyoruz. Ve guzel bir retaurant seçiyoruz kendimize...

Tabi her zamanki gibi guzel bir Napa Valley esliginde...


Bir insanin aklindan ozgurluk fikrini asla alamazsiniz

Ozgur ruhlu sehir San Francisco


Dunya Turu (6) SAN FRANCISCO


Dunya Turu (5) ROAD TRIP ( Grand Canyon, Zion Canyon, Bryce Canyon Monument Valley, Yosemite...)

Dunya Turu (4) LAS VEGAS

Dunya Turu (3) BAHAMAS

Dunya Turu (2) MIAMI

Dunya Turu (1) Balayi






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder