8 Nisan 2014 Salı

Sağlıklı Yaşam (1)

Efendim, uzun zamandır sahnelerde değildim.
Bloğumu takip eden ya da uzun zamandır haberleşemediğim arkadaşlarımın, "hayırdır bloğa yazmıyorsun artık, ne oldu?" mesajlarının üzerine yazılara devam etme vaktinin geldiğini düşündüm ve yeniden buradayım.

Kim demiş kadınlar aynı zamanda birçok işi yapabilir diye... Eminim yapabilenler vardır ancak, ben o kadınlardan değilim malesef.
Aralık sonundan beri başka bir iş için çalışıyordum. İyi bir çalışma ortaya koyabilmek için bütün konsantrasyonumu bir süreliğine tamamen oraya kanalize etmek istedim.
Şimdi biraz rahatladığıma göre blog yazılarına devam...

SAĞLIKLI YAŞAM SERİSİNE GİRİŞ

Bu ne yahu !!!

25-30 yaşından sonra spora başlayan, kendi güzellik kaygılarıyla iki beslenme kitabı okuyup başımıza expert kesilen, hani eskilerin deyimiyle ağzı olan konuşuyor misali kitap çıkartan, son yılların en moda sporu Pilates yapıp, iki ağırlık kaldırıp başımıza spor uzmanı kesilenler...

Yeni kitap çıkartan insanlara veya internetteki sitelere bir göz atıyorum. Lütfen artık,
her gün mutlaka en az 40 dakika yürüyüş yapın,
günde en az 2 litre su için,
akşam 19'dan sonra yemek yemeyin,
şekerden uzak durun,
ne yerseniz o olursunuz,

gibi şeyler söylemek için kitap yazmayın, medyayı boşuna işgal etmeyin.

Ben her doktorun veya diyetetisyenin söylediklerine de prim vermem.

Biri diyor, çavdar veya tam tahıllı ekmek yiyin, öteki diyor asla ekmek yemeyin.
Biri diyor karbonhidratla proteini karıştırmayın, biri diyor her öğlen tavuklu pilav yerim, en iyisi.
Biri diyor yağdan uzak durun, biri diyor aslolan yağlardır, uzun vadede bize enerji verir.
Biri diyor bal, biri diyor bal yemeyin.
Biri diyor meyve sebze ağırlıklı beslenin, biri diyor asla meyve yemeyin meyve şekerdir.
Bir detox muhabbetidir gidiyor, biri diyor sırf yeşil sebze suları için, biri diyor çiğnemeden vücut açlık hissini yok etmez. Biri diyor 3 gün boyunca tek tip beslenmek iyi bir detoxtur biri diyor sağlık için çok yanlış, sağlığı tehlikeye atar.
Biri diyor 1 hafta sadece çiğ sebze meyve yemek lazım, biri diyor proteinsiz olmaz.
Bir de dünyadan et yemekten uzaklaşan bir trend başladı.
İşe her gün, ıspanak, muz, yeşil elma karışımlarıyla gelip kendini "güya" zinde hissedenler....

Bütün bu çabalar, hayatında bozulmuş bir dengeyi bulma veya kendisinde memnun olmadığı fiziksel görünümü başka başka yollar deneyerek düzeltme çabası.
Kimsenin sağlığı taktığı falan yok aslında.
Offfff....

YEMEK YEMESİNİ SİZDEN ÖĞRENECEK DEĞİLİZ  !!!

Eğer fazla kilonuz varsa veya kilo veremiyorsanız hayatınızdaki dengelerden biri veya birkaçı bozulmuş demektir.
Artık hepimiz biliyoruz ki çoğu zaman yemek yeme sebebimiz tamamen duygusal.
Hayatındaki dengeyi kurabilmiş hiçkimse kilo almaz.
Duygusal, ruhsal denge, ihtiyacı olan besinler, arzu ettiği yiyecekler, sosyal yaşantısı gereği yediği veya içtiği şeyler, fiziksel aktiviteler, uyku saatleri ve uyku süresi, mutlu ve huzurlu olmak....
Bu dengeleri kuran hiçkimse kilo almaz.
Önemli olan denge...
Ben mesela bu yazıyı yazarken yanımda kahvem ve bir parça sütlü bademli çikolatam var.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demeyin. Çünkü çikolata benim hayat dengemin bir parçası. Çikolata yemediğimde daha saçma sapan şeyler yiyorum ve dengem daha çok bozuluyor. Ve çikolatanın bana kilo aldırdığı veya yağ kazandırdığı henüz görülmemiştir.
Yani önemli olan dengeyi bulmuş olmak.

Bilinmesi gereken 3-5 mevzu var, gerisi teferruat.

Yürümeye başladığımdan beri spor yapan, çocukluğu yüzme ve daha sonra voleybol antremanlarında geçmiş biri olarak şu anda da haftada en az 5 gün spor yapıyorum.
Sağlıklı beslenme meselesiyle de, her günümüz kadını gibi yakından ilgileniyor ve bu konuda çıkan yazıları okuyorum.

Aslında var ya; bu kadar kafa patlatmaya hiç gerek yok.
Zaten mutlaka bilinmesi gereken 3-5 şey var, gerisi teferruat.
Ve zaten aslında herkes herşeyi biliyor. Önemli olan uygulamak.
Uygulamak ta harfi harfine kimse de aynı olamaz. Önemli olan kendi yaşam düzenine, yaşam dengesine entegre edebilmek.

Ben mesela, elinde bitki çaylarıyla gezen, kahve içmeyen, ağzına, karaciğerim yağlanacak diye şarap, şampanya koymayan, kırmızı et yemeyen, onu bunu reddeden sıkıcı bir insan asla olamam.
Şahsen bu kadar hijyenik yaşamaya çalışan insanlarla da uzun vadede arkadaş kalamam.
Ben mesela şarabımı da içerim, kırmızı et te yerim, peynir tabağına da hayır demem, tatlı da yerim, karbonhidrat ta yerim, her gün çikolatamı da yerim.

Çünkü herşey denge...

Bilen bilir. Vücudum hem güzel, hem kaslı, hem sağlıklıdır.
Yağ-kas oranım muazzamdır. Yağ oranım 14-15 arasında, kas oranım da 45 civarındadır.
Günde 2400 kalori yakıyorum. Düzenli spor yapıyorum ve iyi besleniyorum.

Sağlıklı Yaşam serisi adı altında bir yazı dizisi oluşturmaya karar verdim bloğumda.
Sağlıklı yaşam, beden ve ruh uyumu, dengesi...
Zaten hepinizin büyük ihtimalle bildiği ve benimle sağlamasını yapacağı, çok fazla bio ve diyetetik takılmadan, sadece kendi okuduğum, bildiğim ve uyguladığım pratik bilgileri paylaşacağım.
Ancak... Altını çiziyorum. Her hayatın dinamikleri başka, dengeleri başka...
Bunlar benim hayatıma uygun olanlar. Bana uyduğu için kendime izin verdiklerim...
Evet, ne yersek oyuz. Ve vücudun onları nasıl sindirdiği, ne kadarini harcadığı, ne kadarını stok edeceği önemli.

Diyet diye bir şey yok. Beslenme alışkanlıkları var.

Diyete inanmıyorum. Belli bir süre başka bir tarz beslenmeyle zayıflayan herkes er ya da geç o kiloları geri alacaktır. Bu artık bilinen birşey.
Önemli olan sürdürülebilir bir yemek yeme düzeni ve alışkanlıkları edinebilmek.
Bir takım alışkanlıkları hayatınıza entegre edip sonuç vermesini sabrederek bekleyeceksiniz. Ve daha sonra vücudun kilo dengesini koruduğunu göreceksiniz.

Bu nedenle 3 günlük sıvı detoxlara falan da prim vermiyorum.
Haydi diyelim ki 3 günde bağırsaklarını tamamen temizledin. Çiğnemediğin için vücudunu tembelleştirdin. Eeee sonra?

Yani önemli olan beslenme tarzını değiştirmek ve bunu artık yaşam tarzına adapte etmek.
Geçici olan hiçbirşey kalıcı sonuç vermez.
Yanlış beslenme vücutta asit üretilmesine neden oluyor ve alkali beslenme ile bunun üstesinden gelebiliriz. Ama alkali beslenme bir süre için değil, her zaman... Sağlıklı beslenen bir vücut ideal kilosunu bulacak ve bunu daima koruyacaktır.

Ve her gün en az 20 dakika hareket etmek şart.
Vaktim yok sadece bir bahanedir unutmayın. Spora vereceğiniz kısacık bir zaman ve enerji size katlanarak geri döner.
Siz daha mutlu biri olacağınız için çevrenize de ışık, neşe ve mutluluk saçarsınız.
Bunun için spor salonuna gitmek zorunda da değilsiniz. Evde bile kendi vücut ağırlğnızla yapabileceğiniz o kadar çok exercice var ki.
Ben mesela o gün spor yapamayacaksam sabah mutlaka 50 şınav ve 15 dakikalık bir circuit trainingle güne başlarım. Serinin ilerleyen zamanlarında evinizde 30 dakikalık exercice programları vereceğim.

Hangi yaşta olursak olalım her zaman yaşantımızla ilgili yeni bakış açılarına geçmek için şansımız olduğununa inanırım. Yaşama bakışımızda, iç dünyamıza yönelişlerde, kariyer ve özel hayat sorgulamalarımızda, evrenle bütünleşip derinliği yakalama çabasındayız. Hiçbir zaman ‘tam oldum’ diyemeyiz. Öğrenmek için hala çok yer var…
Çoğumuz doğayla barışık, evrenle bütünlük içinde yaşamıyoruz. O bütünlük için de fiziksel, ruhsal, zihinsel ve duygusal olarak arınmak durumundayız.
İşte bu bütünlük sayesinde dengemizi buluruz. Sağlığı yakalarız, comfort food denilen yiyeceklere ihtiyaç duymayız ve ideal kilomuzu koruruz.

Burada, vücudunu asla aç bırakma, öğün atlama, üç beyazdan uzak dur, fast food tarzı yiyecekler yeme, cips, kızartma yeme, abur cubur yeme, ayakta yemek yeme, her yere yürü, merdiven çık, suni tatlandırıcı kullanma, her zaman kırmızı et yeme, gazlı içecekler içme etc... gibi ezbere bildiğimiz şeylerden bahsetmeyeceğim.

Ben yemek yemesini kimden öğrendim biliyor musunuz? Güvendiğim birinci isim.

Michel MONTIGNAC

Verdiği bilgiler son derece pratik ve günlük yaşamda uygulanabilir, akılda tutulabilir, ve hemen hayata geçirilebilir bilgiler.
Je mange donc je maigris (Yiyorum, dolayısıyla zayıflıyorum); yeme alışkanlıklarımı değiştiren bir kitap.

Birçok diyetetisyenin bilgilerinin temeli olan Montignac'ın kitaplarını ben de okudum. Ve bir sonraki Sağlıklı Yaşam serisinde bunlardan bahsedeceğim.


Şimdilik uzun zaman süren sessizliğimi bozmuş olayım.

Hayatta bana dokunan yeni konular ve yeni yazılarla tekrar buluşmak üzere.


Sağlıklı Yaşam Serisi (4) : Personal trainerın gözünden kilo veremeyen insanlar

Sağlıklı Yaşam Serisi (3) : Leptin hormonunun salgılanmasına izin vermezseniz kilo veremezsiniz.

Sağlıklı Yaşam Serisi (2) : Montignac Metodu

Sağlıklı Yaşam Serisi (1) : Herşey denge meselesi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder