26 Mart 2013 Salı

Mısır: Hâyâl edebileceğimizin çok ötesinde...

Simdi buraya Misir Tarihi diye baslik atsam kimse okumaz değil mi?

Okumaz...

Iyi...

Tarih Hocam Sayin Ayten Acer'e sonsuz hürmetlerimi sunuyorum.

Lisede bir tarih öğretmenimiz vardi.
Öyle bir ders anlatırdı ki...
"Osman Gazi 5000 atlı suvariyle bilmem nereye saldırdı, orayı 2.5 günde ele geçirdi."diye...
"Hocam atları kim saymış?" diye soramazdik. Ayten Hocam diyorsa doğrudur der, kabul ederdik.

Ayten Hoca'm sınav kağıdı okumazdı.
Öğrencinin gözünden anlardı neyi ne kadar bildiğini. Bu nedenle, her biri 10 puan değerinde 10 soruluk tarih sınavlarindan bazen nasil 108 aldığımı sorgulamaya gerek yok....
Hocami kesmemiş, gönlünden kopmuş 8 puan daha, kime ne!!!

Sayin Ayten Hocam, bu yazıyı okur musunuz bilmem, minicik bir okuma ihtimaliniz olduğunu bilmek dahi içimi ısıtıyor...
Hocam, bize o kadar güzel öğretmişsiniz ki herşeyi, Mısır'ı gezerken sesiniz kulaklarımda çınladı.
Hele hele bir tapinakta Türk kavimi Memlüklerin izine rastladigimda, sinifa girip "Kocaman bir başlik atin MEMLUKLER" dediğiniz gün, daha dün gibi aklımda...

Verdiğiniz tüm bilgiler için sonsuz teşekkürler Ayten Hoca'm.

16 Mart cumartesi Nesma Havayollari'yla Luxor'a variyoruz.

Sadece 5 saatlik uçak yolculuğuyla 30°'leri bulmak harikulade...

Mısır'da 2 sene önce baslayan olaylar turizmi fena vurmuş.
Ateş düştüğü yeri yakıyor...

Saatte 2-3 uçağın indiği Luxor Havaalani bomboş...
Bizim uçağin yolcularindan başka kimse yok.
Bir sonraki beklenen uçak bizden 6 saat sonra inecek Kuweit uçaği.
Günde 3 uçak anca iniyor.
Gerçekten içler acisi...

"Fas ve Tunus'ta herseyi gördük diyorsan, Mısır'ı bekle, daha hiçbir şey görmedin" diyor bir arkadasim.

Adamlar yapışkanmış, devamlı birşeyler satmak istiyor veya en ufacik bir hizmette bahşiş istiyor, çok israrci ve can sikici olabiliyormus...

Evet öyleler. Israrcı ve yapışkanlar. Ama nasil olmasinlar?
Ülkede is yok, para yok, turist gelmiyor, gelen de ürkek ürkek dolaşıyor, para harcamıyor, esnaf tam anlamiyla kan ağlıyor...
Damardan girdim. Bu uzun konu, bir ara geri döneceğim...

Havaalanindan gemimize variyoruz LE FAYAN.

Aksam yemeğinin ardindan rehberimiz ertesi günkü gezi planini veriyor.
Ilk duragimiz: KRALLAR VADISI

Günler sabah 6'da basliyor Misir'da.
Günesin, daha o kadar dayanılmaz olmadığı saatlerde gezmek gerekiyor.

Misir, hâyâl edebileceğimizin çok ötesinde...

HERODOTE, Yunan tarihçi, bize ne kadar uzak degil mi?

3500 yil öncelerini düşünürsek, o da, Misir'da gördüklerine duyduğu hayranlik açısından, o yapitlara neredeyse bizim kadar uzak...

Ve diyor ki : Misir, simdiye değin gördüğümüz ve hâyâl edebileceğimiz herseyin çok ötesinde...

MESHUR KRALLAR VADISI

Bombos bir vadi...
Kurak, çorak, uzaktan baktiginda hiçbirseye benzetemez insan.
Buraya neden geldik bile diyebilir...


Meger Krallar Vadisi'nin olayi yukarida degil, yerin altindaymis...

Fotoğraf çekmek yasak ne kelime, Krallar Vadisi'ne fotoğraf makinesiyle girmek bile yasak...

Merak ediyorsan Misir'a kadar gelip kendin göreceksin, yok öyle fotoğraf albümlerinden bakmak.

Krallar Vadisi tam bir Ramses serisi... Böyle 9'a kadar gidiyor.

Misir krallari, yani Firavunlar, tacini giydiği anda başlıyor mezarını kazdırmaya.

Diğer kültürlerde nasıl saraylar, şatolar, katedraller, kiliseler yaptirmaksa marifet, burada da ölümden sonra dirileceğinden gelen inançla mezar yaptırmak güç ve zenginlik göstergesi...

Toprağın taaa derinliklerine kadar kazılıyor. Firavun hayatta oldukça mezarı için yatirim yapıyor.
Daha ihtişamli olsun diye para ödüyor...

Aşağıya dogru upuzun giden ince bir koridor...
Firavun yaşadıkça mezarı kazılmaya devam ediliyor.


Duvarlar tam bir çizgi film...

Duvarlar mezarini hazirlatan firavunun hayati...

Tahta geçtigi andan itibaren olene kadar yaptiklari, yapacaklari, hangi Tanri'yla munasebeti oldugu, oldukten sonra onu hangi Tanri'nin karsilayacagi, neler yapacagi bir bir yaziyor, yani Hieroglif'le yaziliyor ve resimlerle anlatiliyor.

Ne kadar yazik !
Bu kadar emek, is gucu, kimse gelip gormeyecek ki...
Müze veya sergi değil ki burasi...
Firavun ölecek ve mezarının üzerine kilit vurulup kapatılacak...

Dirildikten sonra tekrar gücü eline alacağına inanan firavunlar bütün mal varlığı ve hazinesiyle beraber gömülüyor.

Papirus kağıdıyla sarılmiş tabutlar, mücehverler, öldükten sonra Tanrilar'a sunulacak kıymetli hediyeler hepsi mezarda...


Firavunlari mezara taşıyanlarin üzerine kilit vuruluyor.

Mezarlari kazanlar ve öldükten firavunun tabutunu taşıyanlar genellikle öldürülüyor.

Ya da kör ediliyor, ya da ölen firavunla beraber üzerlerine kilit vuruluyor ve buradan çıkmalarina izin verilmiyor.

Amaç: Mezarin yerini bilen olmaması.

Ne var ki bütün önlemlere rağmen hırsızlıklar önlenemiyor...

Daha Mısır büyük firavunlar döneminin sonlarına varmadan kral mezarlarının çoğunun yağmalandığı biliniyor.

Toutankhamon'un mezari ise içinden hiçbirşey çalınmadan bulunan en son mezar.

1922 yilinda Ingiliz Howard Carter ve onun için çalisan bir ekip sayesinde bulunuyor Touthankamon'un butun hazinesi yer altindan çikariliyor.

Ancak onu yer altindan çikaran herkes 3000 yillik mikroplardan kapiyor ve tedavisi bulunamiyor. 
Hepsi ölüyor...

Avrupa'lilarin çalip çirptiklarina gelince...

BRITISH MUSEUM'da ne varsa hepsi NAPOLEON sayesinde...

1798-1801 yillari arasinda Napoleon Misir isgali sirasinda bir de bakiyor çok zengin topraklar burasi. Krallarin mezarlari, doğal kaynaklar, eserler derken...

Napoleon scientific bir ekip kurduruyor.

Hangi kralin mezari nerde, hangi eser, hangi yapit nerde...
Bir bir bulduruyor ve bir harita yaptiriyor.

Haritayi yapmak Fransizlar'dan, Misir'a gelip yagmalamak Ingiliz ve Italyanlar'dan...

En onemlisi Rosette tasi da bu ekibin buluntularindan biri...
Allah'tan kopyasini kenara koymayi akil ediyor Fransizlar.

Zira bu Rosette tasi daha sonra meshur CHAMPOLLION tarafindan Hieroglif yazisinin çözülmesi demek olacak...

Napoleon'un bu arastirmalari 1809'dan itibaren Avrupa'da yayinlaniyor.

Özellikle Italyanlar'in ve Ingiliz'lerin çok ilgisini çekiyor. Ve akın akın Mısır'a geliyorlar.
Napoleon'un haritasinda tespit edilen bütün zenginlikleri buluyorlar.
Herseyi yağmalıyorlar.

Ingilizler meşhur Rosette taşını bile alıyorlar.
Bu taş bugün British Museum'da sergileniyor.
Dünya tarihinin en önemli bulgularindan biri...

Bugün, Mısır'in zenginlikleri en çok Kahire Muzesi'nde, ardından Torino Muzesi ve Londra'da British Museum'da bulunuyor.

Onun 5 dakika içinde nasil Spartali bir savasçiya dönüşebileceğini görsen aklın hayalin şaşar...

Bu firavun mezarlarindan birini gezmek için merdivenlerden aşaği inmeye başlıyoruz.

Aman Tanri'm kimsecikler yok, bir tek biziz...

Çok hafif bir ışık var, insana afaganlar basar burda, klastrofobik değilsen dahi olursun.

Sanki mezara inecekmissin de bir daha çikamayacakmissin hissi veriyor.

Bir de bakiyorum, mezarin gardiyani elinde fener bizim yanimiza doğru geliyor.

Ama öyle bir gardiyan ki, korku filmlerinden firlamis gibi, bir de onu bir mezarda gorunce tuylerim urperiyor.
Resmen olmasi mümkün olmayacak şeyler geçiyor aklımdan.

Ön dişleri olmayan, tipik Mısır'li, kapkara, uzun elbiseler içinde bu korkunç adam ürkütücü bir gülümsemeyle bize eşlik etmeye çalışıyor.

Bir de diyor ki sevgilime "Sen 2. Ramses. O Nefertari (Ramses'in favori kadini)"...

Sevgilim içinden "Sen onun Nefertari'dan, 5 dakika içinde nasil Spartali bir savaşçiya dönüşebileceğini bilsen aklın şaşar." diyor içinden...
Eminim...

Ben Misir'da yerin derinliklerinde bir mezarda bu korku filmli gardiyanla daha fazla gezemeyecegim.

Ben çıkıyorum, diyorum sevgilime.

Hızlı hızlı yürüyorum, bir yandan da "çabuk yürü" diye kiziyorum ona.

Adam da "Nefertari beni sevmedi" diyor sevgilime...
O baska çesit bir Nefertari diye cevap veriyor...

Baska çesit Nefertari, göstericem ben sana hangi çesit Nefertari olduğumu....
"Hâlâ oyalaniyorsun, biraz daha hizli yürü" diye sesimi yükseltiyorum.

Adam yanindan ayrilmiyor, para istiyor belli ki, bütün bu tantana bu yüzden zaten.
Neyse ki benden çekiniyor adam.
Fazla israr edemiyor.

Sevgilim de mezardan çiktiktan sonra gayet memnun, bana teşekkur ediyor.
"Sen öyle davranmasaydin adam iyice yapışırdı" diyor...

Iyi polis, kötü polis olayı yani.

Malumunuz...

Kötü polis her zaman benim...


 Sagi solu belli olmayan kadinlar gibi... : Philae

1 Tapinak 2 Tanri: KOM OMBO

Kalbiniz kus tuyunden hafif olsun...

Champollion'un soyundan gelen adamin hali bir baska oluyor...

Hâyâlimde timsahlarla dolu bir Nil var...

Misir hâyâl edebilecegimizin çok otesinde...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder